son günlerde bu kalabalık denen eskimiş kelime yeni bi hareket türettirdi bana..çarpmak..hemde bile bile körüne körüne bodozlama yürürken tos diye çarpmak..üstüne bide özür dilememek, hatta çarpmak için gitmek,üstüne üstüne..ama çarpmam için özel nedenler olmalı hatta tek bi neden olsa yetiyor benim için..etraf kalabalık olmalı ,bana sıkıntılar basmalı we çarpacagım maktül yolun ortasında boş yere durmalı,konuşmalı, seyyar satıcı olmalı ve benzeri işlevlerle daha doğrusu işlevsizliğiyle yolu tıkamalı..gördüğüm anda dayanamıyorum önce carpıyorum bu büyük ihtimalle omuzundan oluyor ama bi tur döndürecek kadar kuwwetlice oluyor..bırak özür dilemeyi arkama bile bakmıyorum..bi ileri safhasıda var çarpmanın.. yerde weya elinde bişiler satan, yolu tıkayan we miğde bulantısı görüntüleriyle görüntü kirliliği , kokularıyla oksijen kirliliği , beş liraaaa diye bagırdıkları için ses kirliliği yapan seyyar satıcılar..bunlarıda görünce eger yol tıkalıysa sattıklara şeyler basıyorum kutularına çarpıp mallarının saçılmasına sebep oluyorumm..biride demiyorki yawaş lan diye.. bi dese wericem agızlarının payını ama demiyorlar..ne kadar daha demiyecekler bilmiyorum ama bekliyorum..insan seli haline gelmiş , yolda yürüyemez haldeyken iç içe kıça yürüyüp cüzdan çalınması cep boşaltılması tehlikesiyle burun burunayken we klastrofobim azarken bu asalaklar her bi şey satmaya çalıştıklarında ben onlara we onların tezgahlarına çarpmaya dewam edicem...sadistmiyim neyimm???
sadist olabilirim olmasına ama sadist olmam için herkese karşı bi nefret beslemem gerekmezmi??..ama bakıyorum pekte ala yardım edebiliyorumm..mesela bilmem neredeyken oo soryy where is grandbazaar diye soran bi alman çiftine kamonvitmiii diyerek yolumuda değiştirerek mısır çarşısına eşlik edebiliyorum..bienal sonrası taksimde yolunu kaybetmiş bi italyan kızı taksiyle sirkecideki oteline taksiyle bırakabilecek kadar nazikleşebiliyorum..kendilerinin fotolarını çekmeye çalışan ama zorlanan çekik gözlü turistlerin makinelerini alıp fotolarını çekebiliorum..bebek arabalarını merdiwenden çıkaramayan kadınlara koşarak yardım edebiliyorum ne bilim bu ve benzerinde aslında pek bi önemi olmayan yardımlarıda yapabiliyorum demekki sadist madist değilim..sorun o gerizekalılarda bende değil azizim..
öğleden sonra işteyim..msnim açtım glik diye ışıklar yandı bi tanesi de kardeşim olucak zibidi..
--gelirken film al lan...(ana şuna bak bi kaç sene ewwel abi şöle abi böle diyen bok herif diilmi lan bu hee o )
--nasıl film istersiniz??
--sawaşmalı sewişmeli ekşınlı maceralı soygunlu filmler olsun
--peki paşam alırım nasıl isterseniz..

doğuda yaptım ben askerliğimi hemde bayagı bi doguda ..güneydoğu denilen bi yerde..hemde oranın bi dağında hatta o dağın başında.. 55 kişiydik biz..komplesi 55 kişi..komutanı korucusu askeriyle 55 kişi..sigarasız, susuz,ölüm korkulu , her saniye silah sesli bi askerlikti..çok şükür bitti..ama bana çok şey öğretti dahası kimsenin bilmediği şeyleri ,konuşulanların çok daha fazlasını öğretti..we o askerliğim bitti ewime geldim..we bir gün askerlik sonrası terörün azdıgı we sanırım 11 askerin rehin alındığı bi akşamdı ben annem we babam yemekteydik..içerdeyse tw açıktı we haberlerin sesi geliyordu masaya kadar..11 askerin rehin alındıgını anlatıyor annelerin feryadı yükseliyordu..henüz çorba içiyorduk..sıktım kendimi, dişlerim birbirine geçti..we gözümden damlayan su parçası ki ona göz yaşı deniyor çorbamın içine damladı we o sessizlikte ses bile çıkardı bi kaç damla oldu dişlerim artık iyice birbirne geçti..we masadan fırlayıp odama kilitlendim..haykırdım ,hıçkırdım..sonra bi ses daha yükseldi salonun kapısı kapandı orayada babam girdi..oda haykırıyordu mutfaktaysa annem haykırıyordu..ailecek ağladığımız çok olmuştu.. hepimiz ağlamıştık zamanında ama diğerlerinde biri ağlar öteki teselli werirdi..ilk defa belkide we inşallah son defa üçümüz aynı anda aynı ewde farklı bölümlerinde aglıyorduk hıçkırarak..o sofra 2 saat kalkmadı kimsede bi daha yemeğe oturmadı o akşam ,sesde fazla çıkmadı , herkes kendi kabuğunda yaşadı..
bana we aileme bu kadar koyuyordu bu yaşanan terörwari olaylar, haberleri,anlatılanları filan..we ben mümkün oldugunca uzak tutmaya çalışıyorum bu haberlerden..çünkü otomatikmen kendimi orada hissediyorum..we orda aslında neler yaşandıgını adım gipi biliyorum..gece yatagımda yatarken balansta eğlenirken touchta muhabbet ederken birilerinin nöbet tuttuğunu,korktugunu,çatıştıgını,ailesini özlediğini biliyorum..ewet ama bunları yasını tutarak hayattan soyutlanamıyacagımıda biliyorum..bu sebeple nefes filmini asla seyretmeyeceğim...
hamiş...başlığa gel başlığaaaaa
hamiş...başlığa gel başlığaaaaa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder