19 Ekim 2010 Salı

..okurmusun acaba..?

az evvel isteydim teyze..sonra baktimki hersey o kadar yavanki neden burdayim diyip birdenbire montunu giyip ciktim tam olarak niye ciktigimi bilmeden..sonra seepsizce karakoye yurudum sonra bi berber gordum birden iceri girdim sacimi yikattim bununda bi sebebi yok biliyomusun teyze...sonra galataya ciktim ordanda istiklale..bi aptal gibi yurudum teyze..ilk defa geliyomus gibiyim halbuki hayatimin en bilindik yeri burasi ama
hayrettir ne nerde bilmiyorum su anda..insanlar aptal gibi geliyor bana plan yapiyorlar ve guluyorlar ama bilmiyorlarki olum diye bisey var diger taraftan yuzume bakanlar var gozgize geldiklerim onlarda sanki gozume baktigi an bana aciyorlarmis gibi geliuor sanki senin oldugunu biliyorlar gibi aciyolar bana...simdi starbucksa oturdum bi kahve aldim
bunu niye yaptigimida bildigim
solenemez teyze..arkamdaki oturan kiz terkedildiginden bahsediyor bende yanlarina gidip senin bizi terkedisini anlatsammi teyze..?
ben sana bizden bahsedim teyze arkanda biraktigin dort kardesin bizi korkutmaya dewam
ediyor..annem ve zeynep teyzem surekli olarak agliyorlar ve surekli bayiliyorlar sema teysem her seferinde alamiycam diyerek icine attigi icin psikolojik bi cokuntuye girdi saldirganlasti sevim teyzem en sakinleri surekli aglasada hepsini korumaya calisiyor..evin hayatinda hic gormedigi kadar insan gordu teyze bir saniye bile bos kalmiyor gece ve gundu herkes orda..cok seviliyomussub be teyze ole bole diilmis yani..acikcasi bundan sonrasi nasil
olucak bilmiyorum..herkesler alisirlar isallah diyor ama ben korkuyorum
teyze ve cok korkuyorum..
izninle simdi kalkip biraz daha naptigimi bilmemek istiyorum aksama yine sana gelicem ama sakin su boregi yapma cunku agzima borek deyince nefesim kesiliyor...:(

17 Ekim 2010 Pazar

...

24 temmuzda bir gidiş'le gitmişim..ve şimdi tekrar geldim he ama bir daha gelirmiyim yada hiçmi gitmem bilemiyorum..çükü bundan sonra ne gitmeler nede gelmeler eskisi kadar tatlı olamayacak bende......
eskiden çok güzeldi cuma akşamları..hatta hafta içi yaşamanın tek sebebiydi ,tek umut cumaya varabilmekti..bu cumanında diğerlerinden bi farkı yoktu ama sadece başında..eve gelinmiş yatmaktan vazgeçilmiş taksimin yolu tutulmuş bi'buçukta buluşulmuş şen kahkahalar atılıyordu..yoga üzerine geyikler yapıp kadınların alışweriş deliliğini anlatmaya çalışıyorduk..sonrasında milletin bilet bulmak için yırtındığı ama yinede bulamadığı parov konserine elimizi kolumuzu sallıyarak üstelik 6 kişi girdik..saat tam23.45te dans edip eğlenirken telefonum çaldı benim..eniştemehmet yazıyor ekranda..açmadım nasılsa duyamıyacagız diye o kapanıır kapanmaz kardeş yazısı belirdi ekranda öteki telefonumu çıkardım hemen msj atmak için lakin o telefondada anne yazıyordu..işte o an anladımki o duymadıgım telefon zili acı acı çalıyordu aslında...ilk aklıma babam geldi sonra yangın deprem ama ne olursa olsun acı bişey sölenecekti kulagıma açtım telefonu we annemin haykırması sadece sinan diyebiliyordu sinaaaaaaaaaaaaaaaaaannnnnnn
kardeşim aldı telefonu bense yıgılmış bekliyordum...abi dedi abiiii nevin teyzem vefat etti.....................
sadece benim newin teyzemmiiiiiii benim newin teyzemmiiiii dediğimi hatırlıyorummm sonrası yok.......hastaneye nası gittiğim konusundada bi fikrim yok açıkçası..vardıgımda babamlar eniştemler hastanedeydi...ordan çıkıp cenaze evine gittim..herkes bitmişti ama bende bi umut wardı açıkçası çünkü inanmıyordum..çünkü benim nevin teyzem gidemezdi...eve girdiğimde annem yerde diğer teyzelerim yerdeydi...anneme sarılmak istediğimde o beni gördmüyordu evet annem nefes alıp weriyor ama hissetmiyor görmüyor konuşmuyordu...sonrasında tek cümleye takıldı uzun süre unutmayacagım bi andı...sinan ben iiyim ama beni görmüyordu cümleyi bitiremiyordu..hemen ambulanslar geldi..sakinleştiriciler iğneler doktorlar hemşireler savaştaydık sanki....aslında tam olarakta savaştı ve dünyada hiçbir ülkenin alamayacagı kadar agır bi maglubiyet aldık....

cenaze işlemlerini bile yaparken umutluydum ben rüya olmadıgı kesindi ama belkida şakaydı..
uzun süre kulaklarımdan çıkmayacak başka bir sözse en büyük teyzemin oğlundan geldi..saatte bir aynı cümleyi söledi bana sinannnn.., nevin teyzem öldü olummmmm nevinn teyzeemmm laaann...
bi buçukta otururken bile aynı cümleyi kurmuştum ''annemler 5 kardeş''...ve onlar öle beş kardeştiki herkes onlara 5i 1 yerde derdi..yada ananemide işin içine katar altın kızlar derlerdi...nevin teyzemse aralarındaki en komiğ en çılgını en edepsizi en mesmüsü..evet her seferinde bana muzip muzip şeyler sölediğinde hep aynı cümleyi kurardım ben...;ya ne edepsiz kadınsın sen..yada ulan ne mesmüs kadınsın..yada ya nevgut gene abuk subuk konuşuyosun..
günde 5 ile 10 arasında değişen sayılarda bizim evi arardı..bense hep şikayet ederdim..bu ne yaa bu kadar dedikodu yapılırmı nerden buluyosunuz bu kadar konu die...cuma akşamı ewden çıkarken annem gene onla konuşuyordu..annem dur sinan çıkıyor diyince gezsin gezsin az kaldı onun başını yakıcam diyodu..en çok istediği şey ben ewlendiğimde bana anlı şanlı düğün yapmaktı.......ama kolum agrıyor sırtım agrıyor diyerek girdiği bi hastane kapısından nefes alamadan çıkmıştı..bi kalp krizi yüzünden......

aslında şimdi ne bu yazıya devam etmek ne bi yerlere gitmek ne bişeyler yapmak istiyorum yapmak istediğim tek şey hiçbişey sanırım..çünkü öle bir darbe aldım ve öyle bir darbe aldıkki dünyadaki en büyük en acı ama en mecburi gerçek bize hala imkansız geliyor...
onu yazmaya çalışssam ne bir blog ne bir kitap yeter bana..en yakını annemin bi ara bilinçsizce sölediği kulağıma fısıldadıgı tek kelimeyle benim yazamayacaklarımı dün gece söledi çünkü...çılgındı...!
birazdan yine ona gideceğim..onun ewine we ister inan ister inanma ve yemin ederimki hala umudum var..ya ölmediyse..ya yaşıyorsa..ya buda bize bir şakasıysa..
lütfen be teyzecim lütfen.. buda bi şakan olsun...bak yine ağlıyorum sana..ama yeter yaa iliğimizi kuruttun iki günde..hayatın boyunca güldürdüğün kadarını iki günde ağlattın..

24 Temmuz 2010 Cumartesi

vakit gitme vaktidir..holleeyyy

sevgili bilok;
bi süredir zaten ne sen beni ne ben seni ipliyoruz..kaprislerdeyiz, ama böyle nereye kadar..ilişkiyi gözden geçirelim dedik ama oda faide sağlamadı..bende düşündüm taşındımm vakit gitme vaktidir dedim..bi süre senden ve ülkeden çok uzaklarda olup aramızda olanları yada olması gerekenleri düşünücem..yok lan ne düşünücem işin açığı aylar olmuştuki tatil yüzü görmeyeli yağmurda ,çamurda, güneşte ,sıcakta kalmıştım ya istanbulda heh artık tak etti canıma..ver elini thailand diyoruz yarın..bi hafta on gün gibi gezip dolaşıp keşfedip tekrar dönücem buralara..
ey okuyucu;
ben yokken buralar size emanet hatta benden tafsiye almayın emanet filan sizde hala kaçmadıysanız bi yerlere basın gidin valla..dünyanın derdi sizimi gerdi ya..!
bangkong pattaya koh samui ve çevre adalardan isteği olan varsa başım gözüm üstüne yeterki kilo sınırına takılmıyim..valla bak getiririm hee
keyifte kalın
adios

30 Haziran 2010 Çarşamba

metal konserine turuncu giyilir mi ?

melis alphan diye bir hatun var.kendimi bildim bileli aldıgım gazetenin kelebek ekine yakın zamanda dahil olanlardan..hatun necidir, ne mezunudur, modayla ilişiği nedir tam bilmem..ama hatunun kelebekteki görevi bi köşe yazarlıgı ve ayriyetten baş sayfada onun bunun kıyafetine laf sokmak..evet illaki laf sokulur ama her kıyafete laf sokan bi insanın ne giydiğini merak ettim açıkçası diğer yandan şunu giyme,şunu takma,şunu kullanma,şunu sürme diyen birisinin diğer yandan şunu tak ,şunu giy,şunu kullan demesi gerekli..hatta milletin kıyafet fotosunu koyarken kendinin ne giydiğinide koysa kadın milletide bu hatundan taktik alsa..yada onlarında alphanı yargılama hakkı olsa..

neyse sözün özü bu hafta bu hatun inönü stadyumundaki sonisphere festivaline gitmiş..festival bi rock festivali ve dünyadaki en önemli sayılabilecek rock yıldız ve grupları teşrif ediyor..
bildim bileli rock müziğiyle yakın temas  kuramadım evet sevdim ama daha çok softunu..hard nedense hep ağrıttı başımı sinüzitimdenmidir bilinmez baş ağrısı olarak baktım hardrocka.. dolayısıyla metallica dendiğinde hmm diye yaklaşıp mesafeyi korudum..ama sevmemem kültürlerini bilmemem anlamına gelmez ki bütün dünyada benle beraber bilirki rock bi çizgidir ve bu çizginin bi rengi varsa oda sadece ve sadece siyahtır..
neyse hatun bu festivalin metallica konseri olan bölümüne gitmiş ve bunu twitterinda turuncuyla gittiğini belirtmiş.. bakın sonrasında neler olmuş..

aynen böyle oldu..ben bu yorumu salladım..oda bunu alıp retweet etmiş ne hikmetse bkz hemen üst..=)
sonra bugün gazeteyi aldım akşam dönüşte bu hatunun yazısı gözüme çarptı konuda tanıdık gelice süzdüm biraz.. ana bide ne görim dünkü konuyu köşeye yazmış altına biraz sallamış..görelim uğurcum bknz hemen sağ üst..

şimdi normal şartlarda turuncuyla konsere gitmesin  ultra mega abesle iştigal bi durum yok isterse çıplak gider..amaaaaa orda bu giyilmez burda şu giyilmez diyen birisi bi rock konserine (ki hele metallica gipi olayın babasıysa) turuncu kıyafetiyle giderse hopp orda #oneminute..ya o turuncuyu giymeyeceksin yada onun bunun kıyafetine laf sölemiceksin..he hatuun naaptı peki o turuncu yazısının altındaki yazısında bakın neler yazdı..oynatalım uğurcuumm

belkide onlar renkli elbiseleri ve renkli çantalarıyla isyan ediyorlardı..

belkide onlar ugg larıyla isyan ediyorlardı..

amaaaann ne bilim saçma oldu belki ama ne bilim işte takıldı aklıma yazmışım bunu haberim yok..

farkettim..
suprise of my life bazen kötü supriseler yapabiliyor..

sevindim..
............

üzüldüm..
sevindim lafının altına bişi yazmak için 3 dakika düşünmeme

teşekkür ettim..
d.akalın&ö.bekensir - evcilik oyunu -yemekteyiz gibi düzeyli başyapıtlarını (!) bize armağan eden şowtiwiye..tü allah belanızı yaa

keyifte kalın..aldırmayın yagmura, buluta hafta sonu kaçın bi yerlere, teninizi bronzlaştırın ve kendinizi ıslatın şahsen hayalim tam olarak bu..!



23 Haziran 2010 Çarşamba

come back

unutmadım seni..
valla unutmadım..

yazmadıgım bu süre içersindeyken hep aklımdaydın bu kadar özliyeceğimi hasretini bu kadar çekeceğimi tahmin etmezdim aslında..ama çektim..ne yalan söliyeyim çektim hasretini..
peki naptın bu yazmadıgın sürede dersen ; yaz gribi oldum öksürük hapşırık bogaz agrısı soguk ter halsizlik vb.  dertlerle ugraştım..
çok yakın iki arkadaşımı evlendirdim..onlar artık bir çift bense yalnızlık yürüyüşümde yapyalnız vede dimdikim =) (az evvel tioman island malaysia msjlarını aldım çok pis evlenesim geldi)
hayatıma süprizler katılmaya başladı..suprise of my life dediğim birisi war ve hergün teşekkür ediyorum kendisine..
anadolu yakasını keşf ettim bolca..göztepede oturup sahili bilmemek modayı bilmemek kadıköye gitmemek ne ayıpmış..beyoğlu artık haftada bir bilemedin iki günlük bi heyecan benim için..
yazarken followerım 30 bile olmamıştı oysa şimdi koskoca 33 olmuş..(buda yazmamakta daha başarılıyım demek =)ve iki mail birde ödül aldım ödül için ayriyetten bir post gelicek mailler ahada şöle blog..


mrb
günlerden bir gün keşfetmiştim blogunu.O günden sonrada her sabah işe başlarken okudum blogunu ama uzun bir süredir yazmıyorsun ve bu süre uzayınca acaba bir daha yazmıyacakmı? yada bir şey mi geldi başına diye meraklandım.
umarım yazmaya devam edersin ve umarım sağlıklısındır.
sevgiler
nilay

e okuyorduk ne güzel nerelerdesin sayın bir tutam mantıklı saçmalık!
zannediyorumki tatile gittin yeni fotograflar yeni ülke süpriz ve tüyolarıyla geri geliceksin çok bekletme


birde bugün yeni başlangıç maili aldım bknz.;
öyle dolanırken rastladım…bi uğradım sayfana demek istedim…haberiniz olsun gizlice dahası sinsice bir iş yaptığım sanılmasın diye…


ve artık benimde bir blööömmm var…keşfetmeye çalışıyorum…keşfedemedikçe sinirlenip kendime gıcık olup kapıyorum pencereyi…gömdüm kafamı ekrana…ne zaman geçer bu heves? Keşfedip yapınca mı keşfedip yapamayıp pes edince mi?
http://dusselhayat.blogspot.com/ buradayım şimdilik….acemi blögcü…

böle işte sevgili blog aramızda kedi girdi filan sanma sadece yazın werdiği rehavet, güneşin werdiği sokakta hayat war hissi ,sıcagın verdiği bıkkınlık modu fln..ama bundan sonra ayrılıklarımız bu denli uzun olmayacak.şimdi iznin olursa bekar wede yalnız bi erkek olmam seebiyle çamaşır yıkamam,yemek yapmam,bulaşık makinesini dizmem ve evin her köşesine çıkarıp attıgım kıyafet&döküntülerimi toplamam gerek..

sevindim..
tekrar buraya gelmeme


üzüldüm
dünya kupasında olmamamıza


keşfettim
istanbulda en çok huzuru buldugum ve benim için renkli rüyalar oteli ismini hakeden mekana


kahroldum
bitmeyen bitmek bilmeyen teröre


teşekkür ediyorum
suprise of my life'a

24 Mayıs 2010 Pazartesi

mutluluk..!

dünyadaki her insanın tek isteğidir mutluluk..!
ve çok zor bulundugu sanılır..!
herkes farklı kapılarda arar..!!
aslında herkesin aradığı kadar zor değildir mutluluk..
mutluluk ; mutluluk bir kadındır..!!!
sevmediğin pazar gününü cennete çevirecek ve sana mutlulugun ne oldugunu keşfettirecek bir kadın..!

18 Mayıs 2010 Salı

korkma yılmaz özdil düşene vurmayız biz..!

oldum olası sevmem ben yılmaz özdil denen adamı..oldum olasıda kimseler anlamaz benim o adamı niye sevmediğimi..defalarca açıklama yapmışımdır şu sebepten sevmiyorum diye herkeslere..
ve bugün bir kere daha anladım..ağzıyla kuş tutsa sevemem bu adamı ben cenneti vaad etse değişmez onun hakkındaki görüşlerim hatta sevmdiğim gibi nefret ederdim nefret ettiğim gibi sevenleride anlamakta güçlük çekerim..!
peki bugün ne olduda bunu bir kere daha anladım;
sabah rurini olarak vapur öncesinde gazetemi aldım ve her zamankinden farklı olarak direk manşete bile bakmadan yılmazın yazısını açtım ne yazdı diye çünkü o kadar merak ettimki ne yazdıgını.. çünkü 3 gün evvel baykalın koltuguna oturacak kişiyi tanımlamıştı kendince ve aynen şunları söylemişti;
(kendi yazısından)..; hatta inanmam diyene
burdadır.

O koltuğa oturan...

Fırsattan istifa'de edendir.
O koltuğa oturan...
Bu komplonun ürünü olacaktır.
O koltuğa oturan...
İstediği kadar “istemedim” desin, “istemem yan cebime koy” diyendir.
O koltuğa oturan...
Ne kadar hisli ağıt yakarsa yaksın, timsah gözyaşları dökmüş olacaktır.
O koltuğa oturan...
Ömrünün sonuna kadar, aynanın karşısına geçip, kendine bile soracağı, “yoksa, tezgâhın tezgâhtarı mıyım acaba” merakının muammasıdır.
O koltuğa oturan...
Bileğinin hakkıyla değil.
El kasediyle gerdeğe girendir.
O koltuğa oturan...
Liderini ardı arkası kesilmeyen yalanlarla, iftiralarla, sahte belgelerle oradan göndermek isteyenlerin zaferidir.
O koltuğa oturan...
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir hesabı, “durmak yok yola devam” diyendir.
O koltuğa oturan...
“İstifa istifa” diye linç çığlıkları atıp, amacına ulaşanların rehinesidir.
Kucağa oturur.
O koltuğa oturan...
İktidarın doğrularını bile desteklese, gizli işbirlikçi olmakla suçlanacaktır.
O koltuğa oturan...
Haksız kazancının hesabını kendi vicdanına bile veremeyeceği için, başkasına hesap soramaz.
O koltuğa oturan...
(Uyarmadın demeyin.)
O koltukta oturamaz.
O koltuğa bu şartlarda oturmaya kalkan, mezar soyucusudur... O koltuğu, sahibine, yani Deniz Baykal'a geri vermeyenin, Anıtkabir'e girmesi yasaklanmalıdır!

dünse o koltuğa bir talip çıktı..kemal kılıçdaroğlu..hani yerel seçimlerde bize anlattıgı gandhi dediği öve öve bitiremediği halk adamı dediği kılıçdaroğlu..e o zaman aklıma gene bir laf geldi eskilerden;

bu ne perhiz bu ne lahana turşusu..
ey yılmaz anıtkabire giremeyecek bir adamı belediye başkanımı yapmaya çalıştın sen ?
mezar soyucusu bir herifi mi savundun bize karşı ??
vatan hainimisin sen yılmaz ???

pekii ben gazeteyi elime aldım sonrada yılmazın sayfasını açtıımda..o çok merak ettiğim yazıda ne yazıyordu biliyormusunuz ??
aynen şu yazıyordu ; (yok artık inanmam diyene aha oda
şurdadır.!
Bir kafede oturuyorum.

Fonda müzik var.
Candan Erçetin söylüyor:
“Kırık kalpler durağında...”
“Kimini yakıp geçen aşklar incitmiş, kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş, kimine yakın dostu ihanet etmiş, kimi hayatın sillesini yemiş...”
“Sözleşmeden buluşuverir kırık kalpler, anlatılmaz ama ordadır bütün dertler, gönül kırgınlıkları, hayat haksızlıkları, kader yalnızlıkları çeken bütün kalpler...”
Bana sorarsanız...
Bursaspor’u anlatıyor.
Ömer Erdoğan...
Galatasaray’dan gönderildi.
Mustafa Keçeli...
Trabzon’dan gönderildi.
Ali Tandoğan...
Beşiktaş’tan gönderildi.
Turgay Bahadır...
Kayseri’den gönderildi.
Tuna Üzümcü...
Beşiktaş’tan gönderildi.
Hüseyin Cimşir...
Trabzon’dan gönderildi.
Zapotocny...
Beşiktaş’tan gönderildi.
Ertuğrul Sağlam...
Beşiktaş’a yaranamadı.
Oynarken de gönderildi.
Hocayken de.
“Kırık kalpler durağı”dır Bursa...
Tıpkı şarkıdaki gibi, gönül “kırgınlığı”, hayat “haksızlığı”, kader “yalnızlığı” çekenlerin, “sözleşmeden buluşuverdiği” adrestir, Bursa... “Kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş, kimine yakın dostu ihanet etmiş, kimi hayatın sillesini yemiş...”
Taaa üç ay önce...
Fanatik’te yazmıştım bu yazıyı.
Bizans basını “ırkçı, faşist, katil” diye damgalıyor, sadece takımıyla değil, çoluğuyla çocuğuyla koskoca bir şehir “kırık kalpler durağı” haline getiriliyordu... Ve herkes, “Sen İzmirlisin, Göztepelisin, sana ne Bursa’dan?” diye merak ediyordu.
O günlerde, Bursa’yı daha çok hedef haline getirmemek için elim gitmemişti...
Bugün yazıyorum.
Sadece 5’inci büyük değildir...
“İlk”tir.
17 defa Şükrü Saracoğlu.
17 defa Ali Sami Yen.
13 defa İnönü.
6 defa Avni Aker.
Hangi renklere gönül verirsen ver...
Türkiye’nin ortak şampiyonudur Bursa.
Çünkü, Cumhuriyet tarihimizde ilk kez “Atatürk” Stadı’nda kaldırılıyor kupa!

bu saatten sonra söliyecek çok cümle geldi ağzıma..ama sölemiycem çünkü
DÜŞENE VURMAM BEN..!!

öncelerden bana niye sevmiyorsun yılmaz süper adam diyip şimdi bu yazıyı okuyanlar varsa ve hala sorarlarsa ilk soruşlarında tekme tokat girişirim bak demedi demeyin..!

11 Mayıs 2010 Salı

bay KAL..!!!

bir adam var birde kadın ve bunlar sevişiyor
gayet normal..

bir adam var evli bir kadın var oda evli ve sevişiyorlar
çok normal..


bir adam var parti lideri,bir kadın var özel kalem müdürü sevişiyorlar
tabiki normal

parti lideri ve özel kalem müdürü sevişiyor ve sevişme sonrasında özel kalem müdürü milletvekili oluyor
heh işte bu hiç normal değil..!

günlerdir bütün ülke deniz baykal kasedinin peşinde dolaşıp duruyor..gizli kamerayla çekilmiş aşağılık bir durum bu..mahremiyeti hiçe sayarak özel alana müdahale bu..

görüntüleri seyrettim tabiki hemde ilk saattlerinde.. kimileri bu seyretmeyi utanmazlık olarak niteliyorlar ..

ama bana göre ülkeyi derinden etkileyen bir film ve bu bir porno film değildir..porno film; insanları ereksiyona sokan sevişme görüntüleridir..ve ereksiyon için son tercihim baykal olur..
neyse durum şu ki dikkatlice izledikten sonra yorumum şu oldu çok büyük bir ihtimalle baykal ama bir montaj olma olasılığı çok yüksek ..eğer baykal değilse bir iki saat içinde yalanlama gelicekti..ama gelmeyince acaba dedim.. gün sonra açıklama geldi sayın baykaldan içerisinde defalarca komplo lafının geçtiği ama bir kere bile benim / ben değilim / montaj / gerçek laflarının geçmediği bir şekilde geldi bu açıklama..hem de açıklamanın sonunda istifa ediyorum diyerek..

sonrasında ağlaşmalar bağrışmalar lütfen geri gel demeler son olarak açlık grevleri yapmalar filan..sonrasında köşe yazarları,gazeteciler,yorumcular,siyasetçiler hepsi konuştu hedüü hödöö hepsi olayın anlamsız boyutlarıyla ilgilendi..
bense şöle düşündüm neden bu adam çıkıp hayır ben değilim diyemedi..!neden partinin kadın kolları,ülkenin kadın savunma dernekleri,feminist yazarlar,yada tüm kadınlar ey baykal sevişen senmisin diye sormadı? neden ey nesrin sen bu adamla sevişip sonrasında vekilmi oldun diye soramadı?neden birileride çıkıp ey baykal boşver onu bunuda senmisin değilmisin diyemedi,ey baykal bu bir iftiraysa bu bir komploysa neden istifa ediyorsun diyemedi yaa..!!

bu ülkede meşhur olmadımı çocukta yaparım kariyerde lafı..! bu ülkede denmedimi kadınlar siyasette olmalıdır, iş hayatında olmalıdır orda burda olmalıdır, egemenlik erkekte değil millette olmalıdır ,cinsel istismar uygulanmamalıdır demedikmi biz...

Tuttu herkes komplo dedi,anayasa görüşmeleri dedi,deniz baykalı bitirmek istiyorlardı dedi,onu dedi bunu dedi ama bir kişide çıkıp eğer bu olay gerçekse bu çok aşağılık bir durumdur bir kadın; vekil olabilmek için sevişmek zorunda kalmıştır demedi..eğer bu olay gerçekse bizden oy isteyen ve prensibi,ilkesi laik demokratik türk cumhuriyetinin devam etmesi olan bir parti; vekilleri sevişerekmi belirliyor demedi..?

akşam saatlerinde bilişim uzmanı bir chpli vekil açıklama yapıyor kasette 43 montaj var, 21 derece eskitilmiş, 38 derece karartılmış filan filan..hastanede ameliyattan çıkan doktor hasta yakınlarına şöyle konuşur nabız şu olmuş, kalp atış şuna indi, kan akıntısı şu düzeyde ,kemik içindeki şu filan filan hasta yakınları hemen müdahale eder yaa doktor yaşayacakmı,iyileşecekmi doktor ??benimde aklıma aynı soru geldi ya sayın vekil boşver açıyı eskitmeyi görüntüdeki baykal mı değilmi..?sn vekil bu konuyada değindi ''tam olarak bişey kestirmek güç''..bu konun tek cevabı sn. baykalda peki o ne diyor komplo diyor komplo.. ama demiyorki ben değilim,demiyorki benim..o kolay olanı seçiyor yükleniyor birilerine veriyor demagojiyi alıyor puanı..

sonuç ne ; 28 yaşındayım miğdem bulanıyor siyasetten,miğdem bulanıyor meclisten,miğdem bulanıyor yalaka yalama ve körü körüne inanan o yaptıysa dogrudur diyen insanlardan..

körü körüne allaha bile inanılmaz değil baykal...
eğer baykalsa insan içine çıkmamalıdır.seviştiği için değil,karısını aldattığı için değil,hiçbir şey için değil altında çalışan bir kadınla yatıp onu daha üst bir makama getirdiği için..

ve eğer baykal değilse o zamanda imaylada olsa o insanı suçladığımız için kafamızı önümüze eğip kendimizden utanalım ve gidip özürler dileyelim..
ama meşhur bir lafın sansürlenmiş hali şöyledir..aksi iddia edilmemiş her iddia gerçektir..! ve garip olan kısmı neden aksi iddia edilmemektedir..!

bu yazı bir çok köşe yazarına mail olarak gidecek bi çogu okumayacak,bir çogu yarısında bırakıca,birazı okuyacak bir kaçı cevap verecek..ama bana göre bu yazıdaki önem; bu yazı kimseye hesap vermek zorunda olmayan,şöle yazarsam okur kaybederim,tepki alırım endişesi taşımayan bir adamın klawyesinden çıkmıştır..ve kulislerde ne konuşulduğunu bilmem ama sokakta bunlar konuşulmaktadır..ve sokakta konuşulanların stüdyolarda konuşulanlardan farkı ; konuşmalar spontane olur ,düşünceler gerçekçe yansıtılır, olaya tam kalbinden yaklaşılır ,bunun için gerekirse tayyip erdoğana küfür edilir ,gerekirse deniz bayakala küfür edilir ama insanlar aklında ne varsa sansürsüz ve endişesiz bi şekilde dillendirir..

ve bir kere daha anladımki bu ülkede yaşamak için hümanist olmak gerekir..deniz baykal seviştimi sevişmedimi dert etmeden hafta sonu gelen sıcaklar sebebiyle iki günlük tatil düşünülmelidir..belki adaya belki bodruma..!
Related Posts with Thumbnails