karmaşıklığı bolca yaşadıgım günlerimdeyim..tatil sonrası travmalarım klasiktir we her senenin yazsal döneminde çeşitli travmalar yaşarım.önce haziranın 15lerinde havalar ısınır ve tatil yörelerinden gelenler arkadaş haberleri tv kanallarındaki bodrum yanıyor antalya coşuyor marmaris kopuyor ege inliyor akdeniz dagıtıyor haberleri yüreğimi burkar.sonra yakın arkadaşlarım tatile gider ve burkulan yüreğim beni isyana zorlar ama her sene aynı fikre kapılır ve tatile erken çıkarsam izni kalmamış asker muamelesi görücek gipi hissederim kendimi korkusuyla kendimi yazın ortasından sonrasına saklarım.ama bu sene gecen senelere oranla daha bi hissettim o buruklugu ve isyanı.bi kere feysbık denen şeytan icadı yaz boyu aleyhime çalıştı tatil vol I, tatil vol II,bilmemkim @ türkbükü , sonunda deniz ve benzeri statusler beni istanbul gipi havası kırk nemi yuzde 300 olan bi şehirde esir gipi hissettirdi.bir çok arkadaşımın tatile erken başlaması ve hepsinin anlaşmışçasına günü az sayısı çok olan tatiller yapması beni zıwanadan çıkarttı...
beklenen gün gelicekse çekilen çile kutsaldır lafı beni hep güldürmüştür.çünki hep lise yıllarında aptal aşıkların duwara sıraya kazıdıkları ütopik bi cümledir benim için ve bir hazzı yoktur.ama bu hazzı tatil döneminde hissettim gerçektende çektiğim çile sonucunda o kutsal tatile ulaştım şen şakrak eglencesi denizi gecesi gündüzüyle tatilimi yaptım ama her güzel şey gipi bitti benimde tatilim; ve gelince karşılaştıgım manzara korkunctu trafik insanlar gürültü denizsizlik pantolon ve ayakkabı..istanbulda olup çalışmadıgım 3/4 gün boyunca şort terlikle dolaştım istanbulun göbek yerlerinde her ne kadar garip karşılansada etrafça bu benim tatilden işe geçişimi biraz rahatlattı..karmaşıklıgımın başladıgı cümle ise şöyle gelişti !! senelerdir aşık oldugun istanbulmu ?? yoksa ufacık teknen ufacık evin yapayalnız yada iki kişilik koca dünyanla bi ege mi ?? hala karar veremesemde aşık oldugum istanbul gerçeğini değiştiremem belki ama bi gün mutlaka ufacık tekne ufacık bi ev ve deniz ve ben..
tatil başında elif şafağa başladım ''aşk''a..ilk başlarında beni çeken ella beni sıkan şems olmuşssada ilerleyen sayfalarda içimdeki dinginliği kışkırttı..ve hareketli bana mevlanayı sevdirdi şafak..hani kırk kural bile zewkle okudugum keyif aldıgım cümlelere büründü.lakin mevlanaya dalmış maneviyata bürünmüşken hayyamın dizelerini hayranlıkla okumam ikinci bi karmaşıklıktı..hani özenle mevlanaya dalmış birisinin ;
Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden, Ne dine, edebe aykırı gitmemizden;
bir an geçmek istiyoruz kendimizden ,İçip içip sarhoş olmamız bu yüzden
Ne sarhos, ne ayik bir hal var ya? En güzeli öyle yasamaktir.
sözleriyle gözlerinin parlaması pekte normal bir durum değildi bilakis karmaşıkllığın galasıydı =)
heleki elif şafagı bitirip..daha dogrusu dinginliğin sakinliğin huzurun maneviyatın dünyadaki en yüce temsilcilerinde biri olan mevlanayı bitirip hastası oldugum grange'ın cinayet konulu kolonisine başlamak ayri bi hünerdi..ama dedim ya karmaşığım işte
ve sonra buna benzer bi çok karmaşıklığım ortaya çıkmışken şunlar geldi peşisıra aklıma ;
5 yaşındayken annemizimi babamızımı daha çok sewdiğimiz soruldugunda başladı karmaşıklık ilkokulda iki kişiye aşık olduk hep ve karar veremedik o mu bu mu diye ortaokulda okul seçiminde arkadaşlarımızın gittiği okul mu yoksa kazandıgımız okulumu tercih etmeliydik bilemedik Lisede düşündükki doktorluk ta iyiydi avukatlıkta yada baba mesleği mi yapılmalıydı depeche mode'u sewdik ama fasıllarda el şaklattık arabeskmiydik biraz yoksa çokmu batıcıydık. evlenmekte geçmi kaldık yoksa tam zamanlarımızı bekar olarak geçirmekte doğru bir kararmı vermiştik..
galiba karmaşık olan biz değil hayatın ta kendisiydi..ama karmaşıkta olsa yorsada bizi ve hatta o bizi sevmesede biz hayatı sevdik..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder